top of page

Aslı Erdul 2018 Ağustos

İYİLİK İNSANLIK SANATIDIR

Her şeyin taklid edilebildiği bir çağdayız. Taklitler orijinallerden ayırt edilemeyecek kadar gerçekçi. Metada sahtelik ve taklitler olduğu gibi inançta, dindarlıklarda da taklitçiliğin türediğini her gün daha fazla gözlemliyoruz. Dinsellik artarken hakiki dindarlığın neden artmadığı üzerinde ciddiyetle tefekkür etmek durumundayız.

Modernitenin etkisi ile beraber yeni bir din algısı var. Ton ton renk renk kalite kalite yaşanan türlü türlü İslamlar var. Her kesim dinin özünden habersiz olduğu –bence- diye başlayan inançlarını din –miş gibi yaşamaya devam ediyor. Modernitenin etkisi ile bilinçlerimiz rasyonelleşti; bu da insanların metafizik ile bağını kopardı. Belki akıl ön plana çıktı ama kalbi eğitimin insanı dönüştüren etkisi göz ardı edildi. Kalb ve ahlak üzerine kurulu dindarlık bilinci eksik kaldı. Batılı gibi düşünen, batılı gibi giyinen, batılı gibi yaşam süren,  fakat inançta Müslüman olan gruplar türedi. Bu zihniyeti bir tür protestan Müslümanlığa benzetebiliriz. Allahü Teâlâ’yı yüce bir makama koyup dünya işlerinin yönetimini üstüne alan bir zihin yapısı... Bir yönden dini vicdanlara hapsedip toplum içinde görünen yüzünü rafa kaldırmak isteyenler,  diğer yandan aklı önceleyen irfanı gönül dünyasını dışlayan dışı dindar içi batılı yaralı bilinçler.

Ortaya kültürel bir şizofreni çıkıyor. İbadet eden ama merhameti, saygısı, sabrı, isarı, infakı, yaratılmışlara sevgisi olmayan insanlar, yine dindar görülmemeyi tercih edip imanının senden benden iyi olduğunu, kalbinin tertemiz olduğunu savunan insanlar: Müslüman ama egoist, Müslüman ama kapitalist, Müslüman ama hümanist… Bu inanç ve davranış biçimlerinin altında dinin samimi ve sahih bir şekilde öğretilememesi, yaşanamaması var. Medeniyetimiz kalp ve ahlak üzerine kurulu olan dindarlığı yaşayan ve yaşatan bir irfana sahip idi. Medreseler veya tasavvuf müesseseleri dinin inançta amelde, ahlakta, birre yani gerçek iyiliğe, sahih dindarlığa nasıl ulaştırılacağının tedrisatını sunan eğitim kurumları idi. Taklid-i imanı, iman-ı zevkiyyeye erdiren kurumlar idi. Bu kurumları ıslah edeceğimize kapatmayı tecih ettiğimiz için bugün sahte dindarlıklar ile muhatabız. Şu anda kendi medeniyetimizi üretemiyor oluşumuz kalbi eğitimden yoksun kalışımızın bir neticesi.

Dinin amacı her mümini birre (iyilik, ihsan, itaat, doğruluk, güzel davranış) ulaştırmaya çalışmaktır. Birr, Allah'a itaat kastıyla yapılan salih amelleri kapsadığı gibi insan ilişkilerinde saygı ve sevgi, hak, merhamet, hizmet ve adalet ölçülerine riayeti de içine alır.

 Bakara Suresi’nin 177. ayeti kerimesi iyiliğin en güzel ve kapsamlı tanımının yapıldığı ayetlerdendir. Ayetin iniş sebebi kıblenin değiştirilmesi hadisesidir. Yani Mescid-i Aksa’dan Kâbe’ye doğru kıble çevrildiğinde yahudiler, gerçek dindarlığı Aksa’ya dönmek olarak şiddetle savundular. Mescidi Aksa’yı bırakıp uydurduğunuz Kâbe’ye dönmeniz dindarlık değildir tartışmasını başlattılar. Ve bu ayet indi.

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Lâkin asıl iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere kitaplara, peygamberlere inananların iyiliğidir ve sevgisini yüreğinde duya duya yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara ve kölelere infak eden, namaz kılan, zekât veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve savaş alanlarında sabredenlerin iyiliğidir. İşte bunlar doğru olanlardır ve Allah saygısıyla dolu olanlar (müttakiler) da ancak bunlardır.¹

Hak Teâlâ açık bir şekilde onların dindarlık tarifini reddederek dindarlığın mükemmel şeklini izah etti. Ayeti incelediğimizde “ibadet eksikliği imanımı ahlakımı etkiler mi” diyenlere cevap vardır. Görünüşte dindar olup, kalbî hayatı reddedenlere cevap vardır. Gerçek iyilik saf ve samimi dindarlıktır. İyiliğe erebilmek gönül ve eylem birlikteliği ister. Ve sonuç bizi şu hedefe götürmelidir: “O (Davud –as-)ne iyi kuldu! Yönü hep Allah’a dönüktü.”²

İyiliğe Yolculuğun İlk Adımı İnançta Birre Erebilmektir

Allah’a gönülden iman etmek iyiliğin ilk basamağıdır. Bu uyarı müminim diyenleredir aynı zamanda. Zira ‘’ Ey iman edenler! Allah’a…..iman edin. ‘’³buyurulur. Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmek. Rızıklandıranın, yaratanın O olduğuna iman, iyiliğin başlangıcıdır. İyinin ve kötünün tanımını Allah’a bırakmak, hayatı O’nun tarif ettiği gibi yaşamaya teslim olmak, inançta birre ermektir. İnançta iyiliğin başı tevhid olma çabasıdır. Hevanın, isteklerin, menfaat, diploma, statü, maaş veya içinde muhit baskısının kural koyucu otoritelerini yıkmak, içimizdeki put üretim mekanizmalarını tevhid baltası ile yerle bir etmektir. Allah’a iman ettikten sonra her sahada kural koyucu ve otorite olarak O’nu tanımaktır.

Gerçek İyiliğe Erebilmek, Hesap Bilinci İster

Ahiret bilgisi nefislere iyilik sevgisini aşılar, marufu yerine getirip münkerden kaçınma duygusunu kalplerde kökleştirir. Zira hesap bilinci olan insan samimidir. Sahih ve samimi dindarlık hayatın içinde, dürüstlüğünü ve samimiyetini muhafaza edebilmededir.

Sırtımızdan Yük Atabilmek

İnsanın bu dünyada yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sadaka verip önceden ahirete gönderdiği dışında hiçbir kârı yoktur.⁴Şu fırtınalı dünya denizinde ne kadar çok biriktirirsek, zayıf sandalımıza o kadar yük yükleriz. Oysaki kalbi hayata sahip olabilmek, ağırlıkları atabilmekle de bağlantılıdır. Ayette infakta devamlı olmak zekâttan önce zikredilmiştir. Zira infakta ölçü yoktur. O tamamen gönül işidir. Hakkını helal etmek, başkasını kendine tercih edebilmek, isar da iyiliktendir. Nasihat, teselli, tebessüm bir başkasının kalbine sevinç koymak da bu sınıfta yer alır maddi yardımlar da. İnfak etmek nefslerdeki cimrilik, bencillik dünyada baki kalma tutkusunu yakar kül eder. Veremeyen dünyadan vazgeçemeyendir. Verenlerin de verdiklerinin canlarını yakması gerektiğini bilmeleri gerekir. İkinci sınıf olanı değil en sevdiğini vermek.

Kulluk görevlerinde tembellik edenler de hakiki birr yolunda değillerdir. Çünkü ibadetler “iyi” niteliği kazanabilmenin araçlarıdır. Namaz miracdır. Namazın nur-u ilahiyesi ile nefsin eğriliği düzelir; zekât ile malın kiri temizlenir.

Birre gerçek iyiliğe ulaşabilmemiz için inançlı, abid, sevgi dolu, diğergam müminler olmamız gerekir. Yaradandan ötürü yaratılanı seven inandığı gibi yaşayan ve yaşatan Allah’ın bize verdiği ihsanları başkaları ile paylaşan⁵, iyi olmaya, iyi kalmaya iyilikleri artırmaya devam eden iyiliğin kaliteli temsilcileri olmalı ve onları yetiştirebilmeliyiz. Hayra çığır açma gayreti önemlidir ve müminin şiarı olmalıdır. İyilik anlayışımız kendisi ile biten mahiyette değil başka iyiliklere vesile olan artan devamlı olan bir seviyede olmalıdır.

Rabbimiz bizleri de hoşnut ve razı olduğu kullar zümresine dâhil eylesin; bizleri gönüller yapan, gönülleri tevhide erdiren, sahih dindarlar yetiştiren, müttaki kullarından eylesin.

Dip Not

¹(Bakara Suresi 177.)

²(Sad 30)

³(Nisa Suresi 136)

⁴(Müslim, Zühd, 3.)

⁵ Kasas, 77

bottom of page